21.01.2014

Artık bir şehri geride bıraktım. Artık bayramlarda koştura koştura gittiğim bir yer olmayacak belki de. Dünya üzeri böyle bir yer işte. Çok bağlanmamak lazım hiçbir yere. Yine giderim bayramlarda bir yerlere ama kabir ziyaretleri insanın koştura koştura gitmek isteyecekleri yerler değildir canım. Yine de inanmışızdır, mezarın ayak ucundan, bizi görebileceğine kişinin. Yalnızlık hissedilir mi orada, bilinmez. Ama orada öyle bir his varsa, onu duymasın diye bizi görsün isteriz ve gideriz oraya. Hatta bazen abartıp kendimizi ölünün yerine bile koyarız, deriz ki; "ben öldüğüm zaman yalnız kalmak istemiyorum o soğuk, kimsesiz toprakta. Yalnız başına orada öylece yatıp kalmak ne kadar acı." Oysa mezara koyduktan sonra mevtanın başından neler geçtiğini, ruhuna tam olarak neler olduğunu, neleri gördüğünü kestirmek ne mümkün? Yine de yalnız kalmasın der dururuz. Ama cenaze defnedildikten sonra herkes evine çekildiğinde o mezar yalnız kalacak, hiç düşünemez miyiz sanki bunu? Ama yapılabilecek başka bir şey yok.
İşte dedemin tabutu mezarlığa omuzlarda götürülüken bir çoğumuzun birçok kere kafasından geçendi "ayak ucu tarafından gidelim, görsün ki çocukları, görsün ki torunları onun peşindedir. Onu bırakmayacak." Uzun bir cemaat hakikaten peşini bırakmadı tabutunun. Kolay mı o kadar çocuk, her biri bir tarafa dağılmış onlarca torun, yaklaşık bir o kadar daha torun çocukları şimdi tabutun etrafında yürüyordu. Ve bunun yanında tüm köy sakinleri... Kendi isteği üzerine köye getirildi dedem. Tıpkı anneannem gibi.
Dedim ya, bir şehri geride bıraktım diye. İşte bu öykü, o geride bırakmanın öyküsüdür dolaylısından. Yaşadığı ve öldüğü şehirden, gençliğinde ayrılmış olduğu diğer şehrin köyüne gömülmek için tabutuyla gelen adamın torunuyum. O güzel mavi gözleri son kez kefenin ucundan gören torunlarından sadece biriyim. Onun sevgili kızının çocuğu. O bir deri bir kemik kalmış cılız, hafif adamın o açık mavi buğulu gözlerini son kez köyünün ortasında, o taş minareli caminin yanında gören torunu. Çocukluğundan beri dedesini ve anneannesini görmek için, onun yaşadığı ve olunce ayrıldığı şehre her bayram ziyarete gelen torunu. Küçük bir kız çocuğuyken onun haberleri dinlediği antenli radyosunu almaya çalışan, yokuş olan sokağında habire dizleri üstüne düşen torunu. Öldüğünü hâlâ kabullenemeyen torunu. Ve onun yaşamını geçirdiği şehre geldiğinde ne onu ne de mezarını göremeyecek olan torunu. Mekanı cennet olsun.

Yorumlar

  1. Allah rahmet eylesin. ben de bir dedeyim. Öldüğümde arkamdan Fatiha'lar okunsun isterim... :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Popüler Yayınlar