İç Çocuk

Koşuyorum. Ama asla kovalamıyorum. Kovalamak onlara mahsus diyorum.
"Çok sıcak" diyor, "kış mı gelsin?" diyorum. Ama mevsimler soru sormaz. Bunu biliyoruz.
Bildiğim bir şey daha var diyorum sonra; mesela büyümek yalnızlıkla ilintilidir, çocukluksa doğayla iç içe bir kardeşlik. Ben büyüdüğümde bir de baktım kış gelmiş.
Üzerime abuk sabuk örtüler örterek kışı unutmaya çalışıyorum.
Bazı şeyler bitip yenileri başlarken alışkanlıkların mı, yeniliklerin mi yaşamımda iyi izler bırakacağına karar veremiyorum. "Çünkü bazen dengen bozulur, devrilebilirsin" diyor.
Tek soru soruyorum bu sıralar herkese; küfretmemem mi gerek?
 
Pardon, şimdi aklıma geldi, bildiğim bir şey daha var benim. Yaş alıyorsan illa ki kirleneceksin arkadaş. Çocuksu saflığın ya bir küçücük parça ya da büyük bir parça olarak kopacak senden. Mesela karşındakinin pis ince hesaplarını bir lafıyla çözeceksin bazen. Bu bana acı veriyor, sana da verebilir diye uyarıyorum.
Dinlemiyor. "Ben büyümeden öleceğim".

Büyümeden ölemezsin çocuk. İnsanın içindeki çocuklar böyle yapmaz. Onlar büyüyünce ölürler. Sen de diğerleri gibi büyüdüğünü görerek öleceksin. Acı çekerek, sürünerek. Böyle olsun istemem ama seçeneğin yok. Seni içimden çıkarmamın başka bir yolu yok.
Bahar geldiğinde abuk sabuk örtüleri dolapların üzerine atarken üç kere düşüneceğim yine "zamanı geldi mi" diye. Ben bunu bile bu kadar düşünüyorsam...
"Bunları bahar geldiğinde tekrar konuşuruz" diye konuyu kapatmak istiyorum. İtiraz etmiyor.

Yorumlar

Popüler Yayınlar