Bu da nesi!
Uzun zaman ortalıkta yoktum, döndüm bir baktım ki buralar karışmış. Bu ne hal blogger? Bir seven var mı şunu yoksa bana mı hep olumsuz yorumlar denk geldi? Onu bunu bilmem de, ben de sevmedim ya. Hayır sevilecek gibi değil ki! Garip. Her ne kadar kötü de olsa o kadar özlemişim ki blogu, keyfimi fazla kaçıramadı bu gördüğüm.Yazamıyor olmam yazmayı özlemediğim anlamına gelmiyor tabii. Özledim ama sadece bloga değil, defterlere kağıtlara yazmayı da çok özledim. Uzun zamandır iş yerinde not almak dışında kağıtlara bir şey yazdığım yok. O zevki unuttum. Bazen yazayım diyorum, yorgunluğumu dizginleyeyim de yazayım hatta yazarak dinleneyim, ama hangi birini yazayım ne yazayım onu bilmiyorum. Önce sevinecek, hoşlanacak bir şeyler bulmalıyım bence ben ki doğru düzgün yazayım.
Yazmadığım bu aranın içinde bir iş buldum. Başvururken de pek istekli değildim hatta öylesine başvurmuştum. Aradılar ve bir şekilde başladım. İçimden bir ses, daha görüşme günü başladı kötü gidecek bir şeyler olacak demeye. İçime doğmuş olacak herhalde. Üç hafta kadar yer yer sıkıntılı da olsa bir şekilde götürdüm işi derken daha sonra başladı gerginlikler. Şu an bile gerginim sayılır. Gerçi düne göre daha rahatım. Bu gün az kalsın çıkıyordum işten. Kesin kararlıydım hem de. Yine kıyısından döndüm. Bir süre daha denemeye karar verdim tabii kötü sürprizlerle karşılaşmazsam. Bu arada bir insan bir günde en fazla kaç kişiyi ağlatır? Bugün benimle beraber, sulu göz iki kişiyi daha görünce bu soru beynimde yankılandı. Demek ki sorun bende değilmiş bunu anladım. Az çok niçin çıkmaya yeltendiğimi anlamışsınızdır. Bunun yanına bir de benim motivasyon eksikliğim eklenince, ben "bu işi beceremeyeceğim"e bağlayınca iyice tuz biber oldu. Eski iş yerimi bile aradım burada. "Gelen gideni aratır"a artık daha çok inanıyorum. Orada da maaşı düzenli alamama sorunu vardı işte. "Düzenli" kelimesini çıkarabiliriz de belki. Bildiğin alamama sorunu vardı. Ha üzerine yatılmıyordu sözde, verebildikleri kadarını eğer gidip "param bitti"ye bağlarsan veriyorlardı. Verebildikleri kadarı da yol parası kadar yani. Eğer bu sorun olmasaydı diğer sorunlara gözümü kapatır, kulağımı tıkar, geri dönerdim oraya. Bir de şunu öğrendim; kıl yöneticiler her yerde mevcut. Söylerlerdi de inanmazdım. Artık denedim, onayladım ve inandım. Kıl olmayan yönetici demek hiç yönetici demek. Eğer aranızda yönetici olup da aksini iddia eden varsa lütfen el kaldırsın. "Çalışma o zaman kardeşim" diyeceksiniz. Haklısınız. Keşke paşa dedemin gömülerini bulsam da çalışmasam. Bu yaştan sonra baba parası yiyemem arkadaş. Dünkü çocuk değiliz ki! Hoş, baba parası vaaaar, baba parası var. Bir de "var da yok baba parası" var.
Yine söylemeden edemeyeceğim; abicim bu nasıl blog görünümü böyle?
Yazmadığım bu aranın içinde bir iş buldum. Başvururken de pek istekli değildim hatta öylesine başvurmuştum. Aradılar ve bir şekilde başladım. İçimden bir ses, daha görüşme günü başladı kötü gidecek bir şeyler olacak demeye. İçime doğmuş olacak herhalde. Üç hafta kadar yer yer sıkıntılı da olsa bir şekilde götürdüm işi derken daha sonra başladı gerginlikler. Şu an bile gerginim sayılır. Gerçi düne göre daha rahatım. Bu gün az kalsın çıkıyordum işten. Kesin kararlıydım hem de. Yine kıyısından döndüm. Bir süre daha denemeye karar verdim tabii kötü sürprizlerle karşılaşmazsam. Bu arada bir insan bir günde en fazla kaç kişiyi ağlatır? Bugün benimle beraber, sulu göz iki kişiyi daha görünce bu soru beynimde yankılandı. Demek ki sorun bende değilmiş bunu anladım. Az çok niçin çıkmaya yeltendiğimi anlamışsınızdır. Bunun yanına bir de benim motivasyon eksikliğim eklenince, ben "bu işi beceremeyeceğim"e bağlayınca iyice tuz biber oldu. Eski iş yerimi bile aradım burada. "Gelen gideni aratır"a artık daha çok inanıyorum. Orada da maaşı düzenli alamama sorunu vardı işte. "Düzenli" kelimesini çıkarabiliriz de belki. Bildiğin alamama sorunu vardı. Ha üzerine yatılmıyordu sözde, verebildikleri kadarını eğer gidip "param bitti"ye bağlarsan veriyorlardı. Verebildikleri kadarı da yol parası kadar yani. Eğer bu sorun olmasaydı diğer sorunlara gözümü kapatır, kulağımı tıkar, geri dönerdim oraya. Bir de şunu öğrendim; kıl yöneticiler her yerde mevcut. Söylerlerdi de inanmazdım. Artık denedim, onayladım ve inandım. Kıl olmayan yönetici demek hiç yönetici demek. Eğer aranızda yönetici olup da aksini iddia eden varsa lütfen el kaldırsın. "Çalışma o zaman kardeşim" diyeceksiniz. Haklısınız. Keşke paşa dedemin gömülerini bulsam da çalışmasam. Bu yaştan sonra baba parası yiyemem arkadaş. Dünkü çocuk değiliz ki! Hoş, baba parası vaaaar, baba parası var. Bir de "var da yok baba parası" var.
Yine söylemeden edemeyeceğim; abicim bu nasıl blog görünümü böyle?
Su akar yerini bulur bence. en sonunda öyle olmacak. İnşallah iyi bir geleceğin olur. bu konuda paylaşırsan seviniriz.
YanıtlaSilben de sevmedim yaa :(
YanıtlaSilProfösör
YanıtlaSilteşekkür ederim umarım iyi olur :/
Mia
evlat olsa sevilmez klişesi yapayım :)