Mim.
Profösör tarafından zor bir mimle mimlenmiş bulunmaktayım. Nasıl olur bilmiyorum ama üç beş kelimeyle yanıtlamaya çalışayım.
İşte soru şu: "Biz neden bu dünyaya geliyoruz? Niye bir varız, bir yokuz?"
Geliyoruz, duruyoruz, ve çok geçmeden de alıp başımızı gidiyoruz. Bu süre zarfında sınanıyoruz, nefsimizle oyalanıyoruz, zaman zaman onu yenmeye çalışıyoruz... Geliyoruz neden geldiğimizi bilmesek de geliyoruz işte. İnançlarımız doğrultusunda yaşamak için belki, öğrenmek için belki, bilmek için belki. Rabbimiz istediği için kısacası. Bir de ne zaman tvdeki 'Muhteşem Yüzyıl' dizisini görsem "Sultan Süleyman'a kalmadı, kimseye kalmaz bu dünya." sözü aklıma geliyor. Dünyayı parmağında döndürmeye hevesli ne padişahlar, ne adamlar gelmiş geçmiş de bu dünya üzerinden, ama hiç biri ölememeyi başaramamış. Çünkü elimizde değil işte, ne gelmek ne gitmek. Nasıl olur da inanmayız ki O'na.
Böyleyken böyle. Madem bizim isteğimiz dışınga gelip gidiyoruz, sorgulamamız gereken şey bence neden geldiğimiz değil de nasıl ayakta durabiliriz, nasıl iz bırakabiliriz, bir şeyler başarabiliriz, nasıl mücadele edebiliriz, nasıl güçlenebiliriz, nasıl iyilik dolu olabiliriz... Kısacası 'ben nası büyük adam olucam?'.
Bu soruyla ilgili benim söyleyebileceklerim bu kadar. Üzerinde söyleyecek sözüm var diyenler mimi benden devralabilirler. Teşekkürler.
Ancak disiplinle ayakta durabiliriz.
YanıtlaSilinanç ve disiplin süreklilik gösteriyorsa evet, ayaktayız demektir.
YanıtlaSil